Milliyetçi Hareket Partisi Saray İlçe Başkanı Lütfü Mercan son dönemde sosyal medya üzerinden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeliye yönelik yapılan hakaretlerle ilgili basın açıklaması yayınladı.  Mercan konuyla ilgili yayınladığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli hakkında son günlerde Sosyal Medya üzerinden yapılan beyanat ve hakaretler kabul edilebilir nitelikte değildir.

Mensubiyeti olmaktan onur ve gurur duyduğumuz Milliyetçi Ülkücü hareketin bir ferdi, neferi olarak Genel Başkanımıza ve Ülkücü camiaya yapılan bu hakaretler kabul edilemez.

Deniz Gezmiş gibi millet ve mukaddesat düşmanlarının, terör hadiselerinin öncülü olan kuşağı temsil ettiğinin Sayın Devlet Bahçeli tarafından ortaya konulması Marksistleri rahatsız etmiştir.

Deniz Gezmişi özgürlük ve demokrasi kahramanı göstermek; komünistlerin işlediği cinayetleri, devlete karşı yaptıkları terör eylemlerini aklamak demektir.

Deniz Gezmiş’in yasa dışı eylemlerine demokrasi, barış ve insan hakları elbisesi giydirerek masumiyet süsü vermek; suçluyu iddia makamına oturtmaktır.

Genç kuşaklar onu tanımamakta; Deniz Gezmiş gibi sıradan bir terörist; abide bir şahsiyet, bir kahraman gibi lanse edilmektedir.

Vaktiyle öğrencisi olduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde yapılan aramalarda, Deniz Gezmiş'e ait silahlar ele geçirilmiştir. Gezmiş, 20 Aralık 1969′da tutuklanmış ve 8 Eylül 1970′e kadar hapis yatmıştır. Hapisten çıktıktan sonra Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu kurmuştur.

THKO, silahlı bir terör örgütü olarak faaliyet göstermiştir. Bu terör örgütünün kuruluşu, Deniz Gezmiş ve arkadaşları tarafından Ankara'da ABD Büyükelçiliği önünde nöbet tutan polislere kurşun sıkılarak duyurulmuştur.

Yaralanan polislerin bulunduğu olay mahalline Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Sinan Cemgil tarafından THKO bildirisi bırakılmıştır.

THKO; İstanbul'da birçok silahlı soygun ve gasp, ODTÜ'de görevli bir kişinin arabasının silah zoruyla gasp edilmesi, zorla evine girilen bir astsubayın eşinin tabancayla yaralanması, bir astsubayın silah zoruyla kaçırılması, Şarkışla ve Gemerek'te güvenlik güçleriyle silahlın çatışma, ABD askerlerinin kaçırılması gibi terör eylemlerini gerçekleştirmiştir.

Bu millet ve insanlık düşmanı düzmece kahraman, söz konusu eylemleri yüzündendir ki yakalanıp tutuklanmıştır.

Sonra da 9 Ekim 1971′de TCK'nın 146. maddesinin ihlali gerekçesiyle 9 Ekim 1971′de idama mahkûm edilmiştir.

Yani Marksist yazarçizer ve sanatçı takımının “Üç Fidan” diye Türk milletine yutturmaya çalıştığı teröristler, aslında üç çıyandır.

Deniz Gezmiş’e sahip çıkmak; Abdullah Öcalan'a, Cemil Bayık’a Kandil’e, PYD’ye sahip çıkmaktır.

Deniz Gezmiş’e sahip çıkmak; Marksist çetelerin 12 Eylül öncesi ve sonrasında işlediği cinayetleri, millete ve devlete zarar vermek amacıyla yaptığı eylemleri aklamaktır.

Devletin Askerine, Jandarmasına, Polisine kurşun sıkan teröristlerin geçmişteki ihanetlerinin unutturularak birer sahte kahramana, kartondan idole dönüştürülmelerini vatan hainlerine gereken cevabı da milletimiz elbet verecektir.

Kimsiniz, neye hizmet ediyorsunuz, hangi hain emelleri gözetiyorsunuz?
Siz kim, Genel Başkanımıza sataşmak ve saldırmak kim?
Size tavsiyemiz, haddinizi bileceksiniz, sabrımızı daha fazla zorlamayacaksınız.

MHP'ye ve Devlet Bahçeli gibi erdemin, ahlakın, devlet adamlığının, samimiyetin, dürüstlüğün ve Ülke-Millet sevdasının sembolü olmuş bir lidere saldıranlara diyoruz ki;

Herkez elini vicdanına koysun 15 Temmuz’dan bu güne kadar Sayın Genel Başkanımızın Milliyetçi Hareket Partisi’nin kadrolarının ülke, vatan, bayrak ve Cumhuriyet için elini değil başını taşın altın koyduğunu görsünler.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli 15 Temmuz’da Ülkeyi girmiş olduğu kaostan kurtarmak için terör ile ilgili konularda devlete tam destek vermiştir. Yani oy kaybederim düşüncesini bir kenara koyarak ülkemizi, bayrağımızı, Cumhuriyetimizi, ezanımızı, dinimizi kaybetmeyelim diye elini değil başını taşın altına koymuştur.

48 yıllık kutlu bir davanın bayraktarlığını yapan Milliyetçi ve Ülkücü Hareket ülkemizin sigortasıdır.

MHP sadece Türk milletinin varlık sigortası değil, Türkiye’de her kesimden insanın toplumsal kaynaşmasının da garantisidir.

Türkiye’de insanların barış ve kardeşlik içinde yaşamasını en çok isteyen ve bu konuda en fazla titizlik gösteren parti MHP’dir.

MHP üzerinde oynanan oyunların boşa çıkacağı, Milliyetçi ve Ülkücü Hareketin görüş ve düşüncelerinde asla bir değişiklik olmadığı ve Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da görüşlerimiz hep aziz vatanımızın yararları doğrultusunda olacaktır. Çünkü biz Türkiye Cumhuriyeti’nin sigortasıyız.